Daha evvel ki yazılarımda Yahudiliği ve Hıristiyanlığı sırası ile kısaca özet halinde yazmıştım. Şimdi ise Kuran'ın tarif ettiği İslam dinini yazmağa çalışacam.
İslam ne demektir. Din nedir. Mümin kime denir. Tevhit ne demektir, Yazılarıma, Din’in özü, olan ve önemlisi olan tevhit’le başlamak istedim, İnşallah sırası ile diğer konuları da yazacağım.
TEVHİT’İN AÇILIŞI: Yüzde yüz Allahtır. Kelimeyi tevhit kâinatın şifresidir. La İradeyi gösterir, İlahi yasaklar da iradeyi fark ettirir.
TEVHİT: Özgürlüklerin, teminatıdır.
TEVHİT: Varlığın, en, eskimez, hakikatıdır.
TEVHİT: Biri tek bilmektir, Allah tek gerçek büyük.
Tevhit Allah’ın mutlak birliğine, Mahlûkatın çokluğuna delildir. LA İlaha illallah kâinatta Allah’tan başka İlah Tanrı, yoktur demektir.
İnsan’ın parmak ucu izlerinin ehad isminin tecellisidir. İnsan’a insanlığını gösterir. Peygamberler insan’lara kelimeyi tevhidi öğretmek için gelmişlerdir.
TEVHİD: Olmazsa ruh parçalanır. İman olmaz. Tevhit sabitlerin sabitidir. Temellerin temelidir. Mihenk taşıdır. İslam’ın sahibi Allah’tır. Hakka teslim olana da müslüman denir.
Cahiliyye Arap toplumunun din ve ibadet anlayışına, Günümüz Müslüman toplulukların din yerine onların yaptıklarının aynısı olan bugünkü uygulamalarına, türbe, yatırlar, erenleri cinleri burçlar, ruhaniyetler, peygamberler, vd. nesneleri aracılar ve şefaatcılar yaparak onlara sığınmalarına bakmak yeterlidir.
Allah’ın yanında insan üzerinde başkalarına da tasarruf yetkisi tanıyan şefaat inançlarıyla şirk bataklığına dönüştürülmüştür.
( İşlerinizin içinden çıkamadığınız zaman ölülerden yardım isteyiniz.)
Türünden uydurma rivayetlerle, hayatı boyunca lailahe illallah ilkesinin gereklerine muhalefet ederek yaşayan, içinde debelendiği günah bataklığından Tevbe ve istiğfar etmeden ölen fasıklara, facirlere, mücrimlere, zalimlere, tağutlara sırf la ilahe illallah dedi diye kurtuluş için yeşil ışık yakan şefaat ümitleriyle yanlış yollar gösterilmekte ve tevhid, şirk bataklığına dönüştürülmektedir.
Kuran’dan uzaklaşma âlimleri de hurafe tiryakisi yapmış, Kuran’a temelden aykırı nice cürümleri normal görmelerine sebep olmuştur.
Onun için tanrı, yarı tanrı, ermiş, evliya, gavs, kutup, şeyh, Babai dede, hoca, efendi, gibi niteliklerle insanların kutsadıkları ve Allah’ın yanında kendilerine aracı olacağına inandıkları kişileri vasıta yaparak Allah’a ortak koşmaları, hep iyi niyet ve masum amaçlarla olmaktadır.
Tevhid üzerinde titremesi ve onu zedeleyecek şeylerden hem kendilerinin kaçınması, hem insanları kaçındırması gereken ulemanın söylediklerine kurban’ı olmaktadırlar. Atalarından miras aldıkları yanlışları gerçek ve doğru bilgilermiş gibi insanlara sunan, onların tevhid inancına aykırı olmadığını söyleyerek batılı süsleyen din adamı, şeyh, hoca ve ilahiyatçı kimlikli insanların oyuna gelmektedirler. Bu saptırmalar ve çığrından çıkarmalar
Kitap Ehli tarafından yapıldığı gibi, İslam ümmeti içinde de yapılagelmektedir. Kitap Ehli’nin kitabı saptırma ve dini bozma çabalarını Kuran Allah açık ve sert bir dille eleştirmektedir.
Ey insanlık, işte peygamber size Rabbinizden hakikati getirdi. Artık iman ederseniz sizin için hayırlı olur. ( 4-Nisa/ 170. )
Ey önceki vahyin mensupları bizzat kendiniz şahit olup dururken Allah’ın mesajlarını neden inkâr ediyorsunuz.(3-Ali-imran/70)
Ey kitap ehli, niçin hakka batıl elbisesi giydirip de bildiğiniz halde hakikati gizliyorsunuz. (Ali-imran/ 71)
Ey önceki vahyin mensupları (olan Yahudiler) Kitaptan gizlediğiniz birçok hakikati size açıklamak ve bir kısmından da geçmek üzere elçimiz gelmiştir. Artık size Allah’tan bir ışık ve net bir mesaj ulaşmıştır. (5-Maide/15)
Ey Kitap Ehli akidenizde haddi aşmayın. Daha önce kendileri sapmış, birçoklarını da saptırmış olan ve yoldan çıkmakta hala direnen bir topluluğun keyfi yargılarına uymayın. (Maide/77.)
Yazıklar olsun onlara ki, kitabı kendi elleriyle yazıp da az bir getiri sağlamak için bu Allah katındandır, derler. Elleriyle yazdıklarından dolayı yazıklar olsun onlara, kazandıklarından dolayı da yazıklar olsun.( 2-Bakara/79)
Şüphesiz Allah’ın indirdiği ilahi mesajdan bir kısmını gizleyenler ve bunu az bir gelir karşılığında pazarlayanlar da var. Onlar karınlarına ateşten başka bir şey doldurmuyorlar. (Bakara/ 174. )
Tevhid: Tevhid İmanın Direğidir.
Ve asla Allah’la beraber başka bir tanrıya yalvarıp yakarma, O’dan başka tanrı yok: her şey yok olacak, sadece 0’nun Zatı baki kalacak. Nihai yargı yalnız O’na aittir: O’na döndürüleceksiniz.(28-Kasas/88)
Birbirinden farklı birden fazla tanrıya(inanmak) mı daha makul, yoksa bütün varlıklar üzerinde otorite olan biricik Allah’a (inanmak) mı (12-Yusuf/39.)
Bilginin zirvesi tevhid, eylemin zirvesi istikamettir.
Tevhidin inşası şirkin imhası ile mümkündür.
Kelime-i Tevhid varlık kapısının anahtarıdır.
Lailahe illallah demek, yüzde yüz, Allah tek ilahtır
ALLAH KİMDİR? Allah kelimesi ne anlama gelir? Allah Kâinat’ın mutlak yaratıcısı olan Tanrı’ya Arap dilinde verilen karşılıktır.
Yaradan rabbinin adını, yaradan rabbinin adına, adıyla oku.
Ey muhatap de ki, O Allah’tır; eşsiz, benzersiz, bir ve tektir. Allah Samed’dir. Bakidir. Allah her vasfıyla mükemmel, her türlü ihtiyaçtan münezzehtir. Ne doğurmuş, nede doğmuştur. Ve hiç bir şey ona asla denk ve benzer olmamıştır.
De ki, O bir tek Allah’tır. Allah, mutlak varlık, bütün varlıkların var oluş sebebidir. Ne doğurmuş ne de doğrulmuştur, ne baba, ne de oğul olmuştur.
Hiçbir şey ona eş ve denk olmamıştır. Allah yarattıklarından hiçbirine benzemez. Akla gelen hiçbir şey, Allah değildir.
Zira akıl sonlu ve sınırlı, Allah sonsuz ve sınırsızdır. Allah, kulluk ve ibadet edilmeye layık tek varlıktır. İbadet onun hakkıdır. İnsanlığın Rabbi’dir.
(112:1-4. İhlâs suresi)
İnsan Allah’der de titremez mi? Hiç bir tasavvur Allah’ı olduğu gibi algılayamaz, anlatamaz. Hiçbir akıl mutlak ve mükemmelliğiyle onu kavrayamaz. O aşkın’dır.
Hiçbir beşeri dil, sahibine Allah’ı gereği gibi anlatmaya imkân bulamaz. Onun azametini bilmek istersen bak şu kâinat kitabına. Ne görüyorsan onun eseri. Kendine de bir bak ne görüyorsun, ne hissediyorsun? Çok şükür. Elhamdülillah, elhamdülillah-i rabbi-il âlemin.
O, insan idrakinin algılamaktan aciz olduğu şeylerin de, algılayabildiği şeylerin de sırrına vakıftır, nitekim O, onların zatına yakıştırdıkları her türlü ortaktan beridir.(23-Müminun/92.)
Ama bakın, Allah (sizin tasavvur ettiğinizden) çok daha yüce ve uludur, mutlak otorite ve aşkın gerçeklik sahibidir; O’ndan başka ilah yoktur, sınırsız lütuf ve merhamet tahtının da Rabbidir.(23-Müminun/116.)
Her şeyin tasarrufun (kudret) elinde bulunduran (Allah) her tür kişileştirmeden uzak ve yücedir: Nihayet hepiniz O’na döndürüleceksiniz. (36-Yasin/83.)
(Her ne ki ona benzerdir düşünmek, demek) O Allah değildir. Allah olamaz. Onu akıllar idrak edemez. Allah akılların çok yücesindedir.
Allah’tan Allah razı olsun. Allah bilinen fakat görünmeyen, Allah ESMA-İ HÜSNA’SI (sıfatları) ile bilinen bir ilahtır.
Allah’ın rahmetinden umut kesmek rahmetine sırt dönmektir. Zira umut kalbin duasıdır. Aklıyla Allah’a şükretmeyen insan her türlü şirke bulaşır. Bir Allah’a kul olmayanlar, kul olacağı binlerce tanrı icat eder. Yaratan tek, yaratılan çoktur.
Onun rahmeti her şeyi kuşatmıştır. (7-Araf/156.)
O, varlığı yoktan yaratan, ona bir yaratılış amacı takdir eden. Varlığa bu amacı gerçekleştirecek bir donanım bahşeden. 20-Taha/50
Felak süresi: 1-Ey muhatap deki sığınırım ben yokluk gecesini yararak varlığı çıkaran sabahın rabbine. 2- Onun yarattığı şeyin şerrinden. 3-Ve aklı iradeyi bastırdığı zaman zehirli, zifiri cehalet karanlığının şerrinden. 4- Ve düğümlere üfleyenlerin şerrinden. 5- Ve haset ettiğinde hasetçinin şerrinden.(113-Felak/ süresi)
Nas süresi: 1- Ey muhatap deki, sığınırım ben rabbine insanlığın. 2- Sahibine insanlığın. 3- İlahına insanlığın.4- Sinsi ve sinik vesvese kaynağının şerrinden. 5- O ki sürekli kalplere (kalplerinize) fısıldıyor insanların. 6- İster görünmeyen bilinmeyen, ister görünen bilinen türden. (türlerden) Allah’a sığının.( 114-Nas/ süresi)
Benim katımda verilen söz değişmiyor Ve benim kullarıma zulmetme ihtimalim yoktur.( 50-Kaf/29)
Kaynaklar: Kuran’a göre Esma-il Hüsna Mustafa İslamoğlu, şeytan üçgeni bidat tevessül şefaat kitabı Prof. Dr İbrahim Sarmış. Prof. Dr. Mehmet Okuyan Kısa surelerin tefsiri.