Kandil geceleri kutlamalarının dinin öğretisi değil, birer uydurma olup Müslüman halk bunları dinsel olarak kutluyorsa da gerçekte folklorik birer gelenek olduğu araştırmacılar tarafından ortaya konulmuştur. Dinin bir öğretisi veya emri olarak değil, Mekke’nin Fethi, İstanbul’un Fethi, Hicret, Bedir Savaşı vd. yıl dönümleri kutlamak veya anmak gibi kültür veya folklor olarak kutlamak sakıncasız olmakla beraber bu kutlamalar dinin bir hükmü, uygulaması veya gereği olduğuna inanılır veya kutlanırsa, o zaman dinde bidat çıkarılmış olur.
Çünkü dinden olmayan bir şey dine eklenmiş ve din değiştirilmiş olur. O zaman kültürel olarak kutlamaların dışına çıkarak sakıncalı bir durum alır. Onun için bu ölçüyü akıldan çıkarmamak gerekir. Kuran’da ( 97-Kadir suresi.) Kadir gecesinin adı dışında, Rebiulevvel ayı’nın onikinci gecesinde Mevlid, Recep ayının ilk Cuma’sında Reğaib ve yirmiyedinci gecesinde Miraç, Şaban ayının onbeşinde Berat gecesi ile ilgili adlandırma ve kutlamalar İslam’ın dininin özünü teşkil etmezler. Hz. Peygamber’in doğumu şüphe yok ki bir olaydır. Ancak bu olaylarla bağlantılı olarak kaynaklarda gerek Resulullah, gerekse Ashab döneminde kutlama niteliğinde herhangi bir etkinliğe rastlanmamıştır. Bu açıdan bakıldığında kandiller münasebetiyle yapılan faaliyetler doğrudan İslam’ın emri veya tavsiyesi değil, çeşitli Müslüman toplumların gelenekleri konumundadır.
Regaip çok istenilecek şeyler çok rağbet olunan şeyler bol-bol ihsan etmek. Recep ayı’nın ilk perşembe günü akşamı cuma gecesi Hz Peygamber ümmetine ve bütün insanlara hayırlı olması için o akşam veya o gün yaptığı dua günüdür. Bu gece için özel bir ibadet ve tören, toplu namaz ibadet yapmamıştır. Yapılacak diye bir şey bir emir yoktur.
Kaynaklar: Hadisler Kuran’la eşdeğermidir, Prof. Dr. İbrahim Sarmış.
Prof.Dr. Süleyman Ateş’in çeşitli yazıları. M.İslamoğlu vahyin penceresinden alıntı.