Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın 30 Ağustos zafer bayramı kutlamalarında Atatürk'ü yok sayması yanlış tartışmaya sebep olmuştur. Bu bir inanç/din eksenli “kültürel tartışma” değil, politiktir.
Yüz yıl önce Şeyhülislam Dürrizade Abdullah'ın, “Mustafa Kemal'in katli vaciptir” fetvası o dönem din adamlarını ikiye böldü:
Kimileri ulusal kurtuluş mücadelesini yöneten Mustafa Kemal'e karşı ayaklanırken, kimi din adamları Mustafa Kemal'in yanında saf tuttu.
Din adamlarını aynı kefeye koymak yanlış. İstiklal Madalyası sahibi din adamlarımız var bizim tarihimizde:
İşte… Diktirdiği asker elbisesini giyip, başındaki sarığını çıkarmadan kurduğu “Çelikalay” müfrezesiyle cepheye koşan, Mustafa Kemal'in askeri Afyon merkez vaizi Hoca İsmail Şükrü…
İşte… Mustafa Kemal'in emriyle Isparta'da üç günde 100 süvari ve 200 piyadeden oluşan “Demiralay” müfrezesini kurup, Tepeköy'ü Yunan işgalinden kurtaran Hafız İbrahim…
İşte… Beş yüz kişilik tabur oluşturan Aksaray Müftüsü Kadızade İbrahim, işte Adapazarı'nda milis teşkilatı kuran Akçaovalı Rıfat Molla…
İşte… Vahdettin'in yüzüne istiklal ve şeref mücadelesi yapması gerektiğini söyleyen, beklediği yanıtı alamayınca memleketi Konya'ya dönüp, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ni kuran ve ardından Ankara'da Büyük Millet Meclisi'nde Evkaf ve Şer'iye Vekilliği görevi yapıp Vahdettin hakkında tahttan indirilme fetvası veren Hadimli Mehmet Vehbi…
Bitmedi.Nakşibendi Şeyhi
İşte… Mustafa Kemal'i Amasya'da karşılayıp “Bu Paşa bildiğimiz Paşalardan değil” deyip Sultan Beyazıt Camii'nde konuşma yapan Amasya/Karadeniz Vaizi Abdurrahman Kamil Efendi…
– “Mademki, milletimizin şerefi, haysiyeti, istiklali tehlikeye düşmüştür, artık bu hükümetten iyilik ummak bence abestir. Yegâne çare-i halâs halkımızın doğrudan doğruya, hâkimiyetini eline alması ve iradesini kullanmasıdır…”
İşte… O zor günlerde evini Mustafa Kemal'e açan; Samsun'da Hacı Molla Dursun, Havza'da Sıtkı Hoca, Amasya'da Müftü Hacı Tevfik, Erzurum'da Hoca Raif, Sivas'ta Müftü Abdurrauf, Kırşehir'de Müftü Halil ve tehlikeli Erzincan, Erzurum, Sivas yolculuğunda Mustafa Kemal'i koruyan Nakşibendi Şeyhi Fevzi'nin yiğitlikleri unutulabilir mi?
İşte… Tüm mal varlığıyla Kuva-yı Milliye safında yer alan ve hakkında idam kararı verilen Manisa Müftüsü Ali Efendi…
İşte… İzmir'de esir düşen Kuva-yı Milliyeci ailelerin geçimleriyle uğraşan Gözlüklü Hafız Ali…
İşte… Aydın bölgesinde -Demirci Mehmet ile Yörük Ali'yi barıştırıp- direnişi başlatan Hacı Süleyman Efendi…
İşte… Kuva-yı Milliyeci oldukları için Atina'ya sürülenler, Turgutlu Müftüsü Hasan Basri, Tekirdağ müftüsü Osman Nuri, Hoca Esat Efendi…
Bitmedi.Bektaşiler-Mevleviler
İşte… Talat Paşa ve Enver Paşa'yı makamı Selamlık'da karşılayan ama, Mustafa Kemal'i karşılamak için ilk defa Bektaşlar mevkiine giden Hacı Bektaş Çelebisi Cemalettin Efendi'nin “sizinleyiz Paşam” sözü unutulabilir mi? İstanbul'daki Merdivenköy'deki Bektaşi Tekkesi'nin gizli faaliyetleri unutulabilir mi?
İşte… Konya'daki yobaz isyanların bastırılmasında Mevlana Dergâhı postnişini Abdülhalim Çelebi desteği unutulabilir mi?
İşte… Anadolu'ya insan ve silah geçişi sağlayan Karakol Cemiyeti kurucusu Özbekler Tekkesi Şeyhi Ata Efendi'nin yaptıkları unutulabilir mi?
İşte… İstanbul'daki “Mim Mim” kurucusu Gülşeni Dergâhı postnişini Hüseyin Hüsnü Efendi ve Hatuniye Dergahı Şeyhi Saadettin Efendi'nin Ankara'ya silah göndermeleri unutulabilir mi?
İşte… Ankara'da “Milli Alay” kurucusu -Atatürk'ün ilk Diyanet İşleri Başkanı- Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi'nin mücadelesi unutulabilir mi?
İşte… Kuva-yı Milliye safında mücahit gibi çarpışan Eşme Müftüsü Hacı Nazif, Kütahyalı Abdullah Agarlı Hoca, Balıkesirli Hafız İbrahim, Eskişehir'de Müftü Mehmet Efendi, İzmir'de Mevlevi şeyhi Nuri Efendi, Burdur Müftüsü Halil Efendi, Diyarbakır Müdafaa-i Vatan Cemiyeti kurucusu ulemadan Hamdi Efendi, Bitlisli Küfrevizade Abdülbaki, Zonguldak Müftüsü İbrahim Efendi, Erzurum'da Müftü Solakzade Sadık gibi yazmakla bitmez kahramanlarımız; tarihimiz onurlandıran din adamlarımız var bizim…
Hepsini bir ordu ve amaç etrafında birleştiren ve zafer kazanan Mustafa Kemal unutulabilir mi?
(Kaynak S. Yalcın)