Fıtrat ne demektir, Fıtrat tabiat ve yaratılış demektir. Günümüz diliyle bir şeyin yapısal özelliklerine o şeyin fıtratı denilir. Fıtrat: İlahi bir formattır, Fıtrat insana doğmadan önce Yüce Allah tarafından insana yüklenmiş ilahi bir formattır. Kuran da Allah’ın insanlığın üzerinde yarattığı ilahi fıtrata,30-Rum/30. Atıf yaparak, insanın özünde iyi bir varlık olduğunu tecil eder. Kuran’ı bir kavram’dır, fadır kökünden gelir. Fıtratın peşine düşmek fıtratını keşfetmektir.
EL-FATIR: Kâinatı var eden yokluk çekirdeğini yarıp varlığı çıkaran, yarattığı varlık türlerine fıtrat veren. Fadır demek, Allah gökleri ve yeri yoktan yarattı demek değil gökleri ve yeri, kâinatı bir çekirdekten yarattı demektir. Bu isim kâinatın kendisinden yaratıldığı bir öz olduğunun delilidir. Evrende işleyen kanunlar, fıtratla verilen yaratılış üzerine devam eden adetlerdir. Yani her şey ilahi fıtrat üzere olur. Sonra da doğanın fıtratı onun tabiatı olur.
Buna göre varlık türlerinin temel yapılarının ve insan karakterinin henüz dış tesirlerden etkilenmemiş olan orijinal yapılarına fıtrat denir.
Allah sadece yoktan var eden değil, vardan da var edendir. Zira O Allah’tır ve Allah yoktan yaratandır. İradesi mutlak olandır. Biz bir şey yapmak istediğimizde var olana yöneliriz, ancak varlığı kullanarak bir şey yapabiliriz. Allah bizim gibi değildir. O bir şey yapmak istediğinde bizim gibi var olana yönelmek zorunda değildir. O irade ettiğinde yok var olur. Allah fadır dır. Fadır olan Allah eşyaya fıtrat koyar.
İmdi sen varlığını her tür sapmadan uzaklaşarak tümüyle doğru ve asıl dine, Allah’ın insanlığın özüne yaratılıştan nakşettiğin yarattığında olumsuz bir değişme olmasın. İşte doğru dinin amacı budur ve fakat insanların çoğu onu bilmezler. 30-Rum/30.
Fıtrat insan’ın alt yapısı, Takva insanın üst yapısıdır. Fıtrat tahrip olmaz üstü örtülür. Fıtrat üzerine doğan çocuğunuzu terbiye ediniz, Zira çocuk suç işlerse sorumlusu siz olursunuz. Doğru yerden başlamak fıtrat ile başlamaktır. Fıtratı okuyamayanlar sürekli şikâyet ederler. İnsan insana veya bir başkasına fıtrat koyamaz.
Ancak Allah’ın koyduğu fıtratı bozarlar. Kâinat ta fesat yoktur. İnsanlar kendi elleriyle fesat çıkarırlar. Dindarlık fıtrata uygun olanıdır. Yaşanmasıdır. Dinin özünden biride fıtrattır. Dindarlık insanlıkla yaşıttır. Peygamberimiz dini imanı kurandan öğrendi. Konuşmaları sözleri mutlaka Kuran’dan ayettir mealdir. Peygamberimizle insanlar Müslüman oldular, İslam dinine, Vahye iman ettiler ve inandılar.
Kâinatta fıtrat üzerine olan her varlık Müslüman’dır. İnsan’ın fıtratı ve mizacı biyolojik karışımdır. İnsan’ın mizacına göre ruh üflenir. Ve imtihan edilir. İnsanların bazısı çok iyi kan üretir, bazıları da az üretir. Bazısı sağlıklı kan üretemezler. Fıtrata uyumlu olan vücut organları sağlıklı olur, Bu şuna benzer siz elma ağacını armut ağacına aşılarsanız, ama elma ağacına kiraz aşısı olmaz tutmaz. Nedeni fıtrata aykırıdır ondan. Çocuklar akıl baliğ olana kadar masumdur, bireyin ve ailenin tercihlerine göre mümin müşrik, Yahudi ve Hıristiyan olurlar. Takva fıtrata, Vicdan akla vahyeden rehberdir. İyilikte kötülükte bulaşıcıdır.
Neye bulaşırsan öyle yaşarsın öyle olursun onun için bozulan fıtratı tamir edeceğiz. Takva kendi özgür iradenle kendi seçimindir. Boğazdan aşağıya geçmez, dilde kalır. Bedene nüfuz etmez eyleme dönüşmez. Ahret dünya maddiyatının arka yüzüdür, İnsan muktedir değildir. Zira kendini muktedir sanırsa firavunlaşır.
Buna göre Allah’ın insanı üzerinde yarattığı fıtrat, yaratılıştan her insanın özüne yerleştirilen iyiye, doğruya ve hakikate olan eğilimidir. İnsan bir amaç için yaratılmıştır. Bu amaç yeryüzünde hayatın tevhit ve adalet ekseninde inşasıdır. Kuran insana bu misyonundan dolayı halife adını verir. Fıtrat insanın yaratılış amacını gerçekleştirecek donanıma ve altyapıya sahip olmasıdır.
Yüce Allah Ruhu ve fıtrat’ı tek yaratmıştır. Zira insan, insana benzeyebilir, ama asla yüzde yüz aynısı olmaz. Ölen insanın Ruh’u bir başkasına asla geçmez, bir başkasına verilmez.
O her şeye yaratılıştan en güzel olma kemalini bulma yeteneğini vermiştir. 32-Secde/7.
Bunu ifade eder, varlığın en temel yasası olan amaçlılık ve anlamlılığa atıftır. Allah’ın boyası işte budur.
2-Bakara/138. Bu boyayı üzerine sürülen bir başka boyayla değiştirme, sadece fıtratın üzerinin örtülmesine değil, aynı zaman da onun üzerine inşa edilecek inancından sapmasına da yol açar. Bu da bizi, ne kadar sapmış olursa olsun insandan ümit kesilemeyeceği sonucuna götürür. Çünkü Allah’ın boyasının üzerine sürülen her boya sentetiktir. Doğal boyanın yerini tutamaz.
Bu nedenledir ki hak dinin amacı fıtratı değiştirmek değil, geliştirmek ve potansiyelini açığa çıkarmaktır.30-Rum/32 arası ayetler birlikte ele alındığında, fıtratın selim sapmanın arızi olduğu görülür. Bu ayetleri 26-Şura/13 ile birlikte okunmalıdır. Fıtrat halis dinin esasıdır.
Hz peygamber, den nakledilen şu rivayet ünlüdür. Her doğan malum fıtrat üzere doğar, fakat ebeveyni onu Yahudileştirir, Hıristiyanlaştırır yâda Mecusileştirir. Buharı ve Müslim ibn Hanbel ve Nesai de yer alan metinden Rasulullah’ın bu sözü söyleme gerekçesini de öğreniyoruz. Bir savaşta Müslümanların düşman çocuklarından bir kaçını öldürmeleri üzerine peygamberimiz buna şiddetle tepki gösterir onlar Ama onlar müşriklerin çocukları değil mi diye itiraz edince, Sizin en iyileriniz de öyle değildiydi, diyerek bu hadiste nakledilen sözü söyler.
İslam insanı özünde iyi olarak yaratmıştır, sapmanın arızi olduğuna dikkat çekmiştir. Burnu kulağı ve kuyruğu kesik bir anadan doğan yavru hayvan, bu uzuvları tam olarak doğar. Çünkü cismani fıtratı odur. Annenin eksikleri sonradandır. İnsan’ın manevi varlığı da tıpkı maddi varlığı gibi tamdır. Fakat onda bozulma ve noksanlaşma sonradan müdahaleyle olur
İslam bir üstyapıdır. Altyapısı Allahın insanları yarattığı fıtrat oluşturur.
Bu durumda dindarlık, insanın başlangıçtaki kendi tabiatına bir dönüş, İlahi format olan insanı fıtratın farkına varış tecrübesidir.
Küfür, şirk dalalet, nifak gibi manen ve ahlaken düşüş ise, fıtrattan uzaklaşması, dolayısıyla kendisine yabancılaşması anlamına gelir. Fıtrattan uzaklaşan istikametten uzaklaşır. İnsan fıtratı sorumluluğu yerine getirecek şekilde inşa edilmiştir. Fıtrattan sapma sorumsuzluk anlamına gelecektir.
Bu insanın istikametini saptıracak, istikameti sapan insan ibadetin ve duanın doğru adresini şaşırarak kula ve eşyaya kul olmak gibi onursuz bir duruma düşecektir. Parçalanan hakikat, hakikat olmaktan çıkar, Esas olan hakka tabi olmaktır. Hakkı kendine tabi kılmaya kalkmak hakka zulümdür. Bu konuda kurandaki ayetler şöyledir.
67/3. 30/30. 35/1. 42/11. 39/46. 6/14. 14/10. 82/1-2. 73/18.51-53.