Vakti geldikçe insana kâinatın uçsuz bucaksız ufuklarında ve bizzat kendi iç dünyasında mesajlarımızı göstereceğiz. (Dünyanın yuvarlak yaratıldığını) Taki bu vahyin tartışmasız bir gerçek olduğu herkes için ortaya çıksın. Her şeye şahit olan senin Rabbin insana yetmedimi.
Biz onlara kudretimizin delillerini hem Mekke dışındaki (diğer) gölgeleri hem de Mekke’nin müminler tarafından fethedilmesiyle açıkça göstereceğiz. Peygambere ve müminlere zafer vaadimizin yerini bulduğunu ister istemez onlarda anlayacaklar. Ey Peygamber bütün bunların gerçekleşeceği hususun da Rabbinin şahitliği onlara yetmiyor mu? (41-Fussulet /53.)
Zamanı geldiğinde insana mesajlarımızı Evrenin uçsuz bucaksız ufuklarında ve (Dünyanın yuvarlak olduğunu kendi) öz benliklerinde bulduklarıyla tam olarak anlatacağız ki vahyin tartışılmaz bir gerçek olduğu apaçık ortaya çıksın. Rabbinin her şeye tanık olduğunu bilmelerini sağlayacağız. Afakta ve enfüste gösterilecek bu şeyler insan ve kâinatın barındırdığı muhteşem sırlardır. 41-Fussulet/53.
Âlem-i Kübra (makro kozmos) olan evrende ve âlem-i suğra (mikro kozmos) olan insanda afakta ve enfüste gösterilecek bu şeyler, insanın ve kâinatın Allah’ın ikramı olduğu anlaşılır. Arındırdığı muhteşem sırlardır. Keşifler ve ilmi gelişmelere bu ayet ışığında yaklaşacak olursak, bütün bunların sadece keşfedenin mahareti değil, onları keşfe açan ve insan bilgisine arz ve nazil eden Bu hakikati, inkâr eden akıl, bilgiyi Allah’tan koparacaktır. Allah’tan koparılan bilgi ahlaksız kalmaya mahkûmdur.
A.B.D, Nasa, kuyruklu yıldız’ı incelemek için, on yıl evvel uzaya uydu gönderdi. Uydu on yıl’da, 610 milyon kilometre yol kat etti. Ve kuyruklu yıldıza ulaştı. Fakat evrenin büyüklüğünü keşfedemedi, belki ilerisinde bir o kadar daha yol alsa, yinede evrenin büyüklüğünü keşfetmesi mümkün gözükmüyor. Şimdi siz Yüce Allah’ın, yüceliğini, gücünü, kudretini nasıl anlayacaksınız, anlatacaksınız. İnsana Allah,’u ekler demekten başka çare kalmıyor.
DE Kİ Şimdi siz, arzı iki evrede yaratan Allah’ı inkâr edip, Ona ki işte Odur âlemlerin Rabbi eş güçler mi peydahlıyorsunuz.(41-Fussulet/9.)
O arz üzerine sarsılmaz dağlar yerleştirdi ve ona bahşetti, dahası oranın besinlerini, ora sakinlerinden talep edenler arasında dengeli bir biçimde takdir etti; ( bütün bunlar) dört evrede gerçekleşti. (41/10. )
Dahası, o duman halindeki göğü şekillendirdi, ona ve arza her ikiniz, ister istemez ( varlık sahnesine) gelin dedi. İkisi birden Bizler boyun eğerek (varlık sahnesine ) geldik dediler. (41/11.)
Derken, onların iki aşamada yedi gök olarak var olmasını kararlaştırdı, her bir göğe kendi görev yasasını yükledi. Nihayet Biz en yakın göğü ışıklarla süsledik ve bir güvenlik sistemi oluşturduk; İşte bu her şeyi bilen, her işi mükemmel olan Allah’ın takdiridir. (41/12.)
Zira göklerde ve yerde bulunan her varlığı Rabbin çok iyi bilmektedir.(17-İsra/55)
Gece de onlar için bir kudret delilidir; Biz ondan gündüzün ışığını çekip alırız da, onlar aniden karanlıkta kalakalır.(36-Yasin/37.)
Güneş de (ilahi bir kudret delilidir; O kendisi için tayin edilen mekân ve zamana bağlı olarak hareket eder durur, işte bu, en yüce olanın, her şeyi bilenin takdiridir. (36/38.)
Ay da (öyledir). Ona sonunda kuru ve eğri bir hurma dalı haline gelinceye kadar farklı evreler takdir ettik; (36/39.)
Ne güneş aya kavuşup çarpabilir ne de gece gündüzü örtebilir; Zira hepsi bir yörüngede hareket edip dururlar. (36/40.)
Yukarıdaki ayetlerin ortak mesajı Allah’ın gücünü dağıtma Arzusu’nun yattığı anlaşılır. Semanın yaratılışının arzın yaratılmasından daha büyük bir olay olduğunu ifade eder. Evrendeki muhteşem uyumun ve bunun tesadüf eseri olmadığının sembolik dille ifadesi, Varlığın kozmik korosundaki her şey, kendi diliyle özge ilahi icra etmektedir. Bir başka ifadeyle, anlamsızlığın ve amaçsızlığın reddi Varlığın kozmik korosundaki her şey, kendi diliyle bir özge ilahi icra etmektedir. Zımnen Ey insan uyumu bozma, bilinçli bir varlık olarak sen de katıl bu kainat korasına. Yedi gök, bilinen ve bilinmeyen birbirinden farklı tüm kozmik sistemleri kapsayan bir ifade. Allah’ın eşyaya yüklediği konuna delalet eder. Zira O koyduğu yasanın hakimi olarak her an eşyaya müdahil ve her an yaratmadaydı. Dolayısıyla ilahi emri yüklenen eşya Ondan bağımsız mutlak bir varlığa değil, Onun iznine ve emrine tabi mümkün bir varlığa sahiptir.