nasılki cazgırlar,
"pehlivaaan pehlivan!" diye
hem pehlivanları güreşe çağırıyor,
hem meydanı coşturuyorsa,
nasılki tellallar,
"ey ahali!" diye halkın dikkatini topluyorsa,
nasılki siyasiler miyasiler,
"eyy vatandaşlarım!" diye meydanı dolduruyorsa,
toplumu istismara hazırlananlar da
"kenâr-ı dicle'de bir kurt" girizgâhlı
temennâsıyla vatandaşa peşrev çekmeye başlıyor ve
"hz.ömer'in izinden gideceğini,
o'nun gibi âdil olacağını" falan feşmekan
lakırdılar sallıyorlar sallamasına da
âdil'in olmazsa olmazı liyâkatin l'si olmayınca
âdil'in "l"si düşüveriyor, oluyor âdi..
merhum mehmet akif'in,
"kenar-ı dicle'de bir kurt aşırsa bir koyunu,
gelir de adl-i ilahi sorar ömer'den onu" dizeleriyle
gönüllerimize nakşettiği hz.ömer'in sözlerini
dillerine dolayıp da prim yapmayan kaldı mı dersiniz..?
aynı şiirdeki,
"ömer halife iken kim çıkar mes'ûl?
ömer ne yapsın, ilâhî, beşer zalûm ü cehûl!"
mısralarını görmezden gelenlere diyeceğimiz o ki,
hz.ömer'in koltuğunda oturduğunu ve
onun hassasiyetini taşıdığını her fırsatta diline dolayıp da
"sayamayacağımız kadar çok koyunu,
sayamayacağımız kadar kurtların aşırdığını,
kapıp götürdüğünü, ham-hum-şaralop yapıp yuttuğunu,
binâenâleyh kapan kurtlara hiçbi'şey olmadığını,
hatta bazı kurtçukların çobanlarla ortak olduklarını,
aşırılan koyunların afiyetle kurtçukların midesine indiğini..
hz.ömer türküsü çığıran çobanların içinde
niyeyse hesap verene hiç rastlamadığımızı..
zehir zıkkım olsun mırıldanmalarıyla sınırlı kalındığını..
sahada oyuncu olduğu halde seyirciymiş gibi
hiç de üzerlerine alınmayan yetkili-sorumluların
hz.ömer ticaretine devam etmelerini ibretle izlediğimizi..
hz.ömer koltuğunu işgal edenlerden umudu kestiğimizi..
aşırılan koyunların hesabının sorulmasını beklerken
adl-i insaniyi halletmiş görünseler de
adl-i ilahiyi n'apacaklarını..?
*
soma faciasına neden olan maden ruhsatı..
ruhsat verilmesine verilmiş de iki parça şeklinde..
ruh ve sat, ruh'u sat'ılmış olarak verilmiş..
ruh'u sat'ılmamış bir ruhsat olsaydı
maden faciası yaşanır mıydı hiç..
*
türkü çığırırlarken bile,
* "kara gözlüm efkarlanma gül gayrı
ibibikler öter ötmez ordayım" deseler de
baykuşlar öter ötmez ordaydılar..
* "kömür gözlüm seni elden sakınırım kıskanırım
yağan kardan esen yelden sakınırım kıskanırım" deseler de
karbonmonoksitten patrondan sakınmadılar,
ölümüne bakıp geçtiler, takılmadılar..
* "bu dağlar kömürdendir
geçen gün ömürdendir" güftesiyle
ömürlerini yitirenlere "kaderdir" dediler..
* kömürün adı, kara elmas..
elmas'ı patron'lar'a düşerken
kara'sını garibanlara layık gördüler hep..
* dicle'deki koyunlardan sorumluluk duyanlar
soma'daki işçilerden sorumluluk duymuyorlar ise,
işçiler koyunlar kadar bile değilmiş demek,
birilerinin gözünde..
*
ticaretin! yapanlar hakkında ne düşündüğünü
az-çok tahmin edebileceğimiz hz.ömer(ra)'den,
"kişiliğini makamdan alanlar,
makamdan ayrıldıktan sonra kişiliksiz kalırlar"
E-Posta: [email protected]