toplumsal bir sorunun çözüm sürecinde
kim/ler daha belirleyici olur..?
alana hakim olup
alanda sözü geçenler mi.. yoksa
masa başında olup
gücü elinde bulunduranlar mı..?
başlangıçta,
masa başındaki
gücü elinde bulunduranlar
daha belirleyici gibi görünseler de..
zaman ilerledikçe, işin doğası gereği
çözüme ulaşmakta sorunlar yaşandıkça,
aslında hiç de öyle olmadığı..
sorun yaşanan alana hakim olanların
çok daha belirleyici olduğu görülecektir..
bu nedenle,
çözümde başarının ilk adımı,
masa başından kalkıp..
sorunun yaşandığı alana inip..
yaşananları insancıl gözle görüp..
yaşananlarla hemhâl olarak özümseyip..
salt sempatiyle değil aynı zamanda
empatiyle yaklaşmak ve yaşamak gerek..
bu yapılmadığı, yapılamadığı takdirde
masa başındakiler, her ne kadar
kozları elinde bulunduruyormuş..
daha belirleyici görünüyormuş..
'artık bu sefer tamam'mış görünse de,
zevâhiri kurtarmaya yönelik bu adımların
çözüme değil çözümsüzlüğe götüreceği baştan görülmeli,
vakit geçirmeden dönülmelidir..
başarının vazgeçilmezleri
yeterlilik, kararlılık ile samimiyet, ön-şart..
satırlara dökülemeyip de
satır arasına sıkıştırılanlarla,
diğer tarafı kötü role zorlamak,
diğer tarafı oyun-bozan göstermek gibi
fatal/ölümcül hatalara tevessül edilmemeli..
bir elle masa üzerinde tokalaşılırken
diğer elle masa altında tokatlaşılmamalıdır..
sorunlara
tek boyuttan,
düz mantıkla yaklaşanlara kulak verilmemeli..
enine-boyuna,
iki boyutuyla yaklaşanlara kulak verilmeli..
enine-boyuna-derinliğine,
üç boyutuyla yaklaşanlarla görüşülmeli..
en-boy-derinlik ve değerler,
dört boyutuyla görüp bütün toplumu kucaklayanlarla
dört başı mâmur bir son nokta konulmalı..
usûlün esâsa mukaddem olduğu,
metodun muhtevâdan öncelikli olduğu süreçlerde,
bu hayatî levâzimeye riayet edilmediği takdirde,
başlangıcın da gerisine düşüleceği görülmelidir..
bir de,
aralara kimselerin(!) girmesine izin verilmemeli,
aralara kimselerin(!) sızmasına fırsat verilmemeli..
aralara girmiş olan yabanî otlar,
aralara kaçmış olan yabancı unsurlar ayıklanmalı..
gülün dikenine eyvallah.. da,
çalı dikenleri olduğu sürece güllere ulaşmanın
zor ve hatta imkansızlığı görülmeli..
dünleri şâibeli olmanın ötesinde
sabıkalı olanların sözde hakemliğinin(!)
çözüme değil çözümsüzlüğe götüreceği görülmeli..
çözüm değil sorunun büyümesi olacağı görülmeli..
yanlış aktörlerin, çözüm umutlarını
yokedici faktörler olacağı görülmelidir..
son paris olayının,
süreci baltalama amacında hemfikir olunmuşken
süreci baltalama bahanelerine başvurarak
diğer tarafın elini zayıflatmaya yönelik
askılara ve baskılara tevessül edenler,
samimiyet dersinden sınıfta kalacak
ve bütün toplum kesimlerince
önce baskıya mâruz kalacak
sonra askıya alınacaktır..
not.. süreçte açıklığa ve yalınlığa vurgu için
imlâ kurallarına özellikle uyulmamıştır..
E-Posta: [email protected]