Cuma gecesi Belediye Başkanlığı tarafından organize edilen “ Kahve Tadında Sohbet” adlı bir konferans vardı. Konferansın konuğu ise Dr. Senai Demirci idi. Senai Demircinin birçok eseri bulunmaktadır. Senai Demirci konferansı çok farklı bir üslup ve tarzda idi. Aynı gece Başlayan Belediye Başkanlığının bir başka gece çalışması vardı. Gece çalışmasına değineceğim önce Senai Demirci konferansından kısaca bahsedip gece çalışmasına değineyim.
Senai Demirci son dönemlerde Sayın Başbakana karşı yapılanları tasvip etmeyen ve milletin verdiği yetkiyi zorla elinden alınmaya çalışılmasına karşı olan bir yazardır. Paralel yapının 17 Aralık operasyonunu tasvip etmeyip Sayın Başbakanı sevdiğini söylemektedir.
Gecede dinledim dünü bırakın bugüne bakın, insanları yargılamayın cümleleri sanki bu yönde bir atıftı. Sohbete Meryem süresi ile başladı, hata ve kusurlar ile devam etti. Sohbet esnasında en güzel sözler ise; “ hatasız kimse yok, ben kendimi hatasız kabul etsem teneşir tahtasında Allah biliyor. Allah kimsenin kusurunu ifşa etmiyor, herkesin kusuru vardır ama bu bizde saklı. Bunları sadece Allah biliyor, bizim bilmemizi de istemiyor. Eğer bunu bize bıraksa idi birbirimiz hakkında neler yapardık neler” dedi.
En azından bu cümleler bize bir şeyler anlatmalı ona göre bu sohbetten ders almalıyız.
Konferansı çok beğendim ve hoşuma gittiğini söyleyebilirim. Aslında bu tür konferanslar çok yerinde bir çalışmadır diye düşünüyorum. Sayın Yazgı da kendisinin birinci söz eserinden sepetini denize bırakılış adam bölümünü okuyarak jest yaptı. Yağışlı bir hava olmasına rağmen Sayın Valimiz başta olmak üzere salon tıklım tıklım doluydu.
Aynı gece konferanstan çıkıp çarşıdan eve gidiyordum. Hükümet meydanında yollar kapanmış yağış altında çalışma yapılıyordu. Ben ara sokaktan geçip yakın bir yere arabamı park edip çalışma yapılan yeri yağmur altında bir süre izledim.
Bu arada Sayın Başkan Haluk Şahin Yazgı çalışma yerine gelerek incelemelerde bulundu. Ben buradan ayrılıp eve döndüm, ama yolda giderken Hükümet meydanının ertesi sabaha berbat olacağını burasının nasıl temizleneceğini merak ettim.
Yağışta çalışmak bir ayrı dert, onca moloz olmuş bu malzemeyi buradan taşıyıp burasını düzeltmek bir dert diye düşündüm. İşin bir başka yönü ise bir taraftan yağmur yağıyor, kenar kaldırımlarını yapmak ve asfalt atmak nasıl olacaktı.
Merakımı giderememiştim, ertesi sabah ya da öğleye görmek istedim. Cumartesi il dışından gelen kalabalık bir misafirimiz vardı. Çoğuyla uzun yıllar görüşememiştik, Cumartesi ikindi sonu bazılarına şehri gezdirdim. Aksaray’ı daha önce tanıyanlar vardı, Belediye önünü görenler burasını çok beğendiler ve güzel olduğunu söylediler.
Hükümet meydanından geçerken arkadaşlar bu yolun açılışı gece başladı dedim. Herkes şaşırmıştı, çünkü asfaltı yapılmış, tretuvarı yapılmış ufak tefek tamiratı vardı. Aslında en çok şaşıran ben oldum, yağmur altında günlerce sürecek bu çalışma nasıl olmuştu da bir gecede yapılık vatandaşın emrine verilmişti. İşte Yazgı Aksaray’da bir ilki yaparak tarih yazdı.
Bir kanalizasyon ve doğal gaz çukurunun aylarca yapılmayı beklediği bir şehirde, bir gecede Aksaraylılara sürpriz yapılıyordu. Akşam bir türlü sabah çıkıyorsunuz sanki hayal dünyasında yaşıyorsunuz şehirde bir yer değişmiş.
Efendim biz burada rahat ediyorduk keşke açmasalardı diyenlerde olacak. Çünkü burası gerçekten hoş olmayan bir meydan haline gelmişti. Ramazanda dışarıya çıkan lokantalarda insanlar alenen sokak ortasında oruç yiyip sigara tüttürüyorlardı.
Hele birde burada eli boşlar vardı, esnaf dahi olmayan insanlar ağaçların altına tabure atarak oturuyor yoldan insan geçemiyordu. Hele buradan kadın kız geçerken kem gözlerden nereden geçeceklerini şaşırıyorlardı. Şimdi hiç değilse buradan geçen insanlar rahat edecek, hem de şehir içi trafiği azda olsa nefes almış olacak. Sayın Başkanı bu tür sürprizlerinden dolayı kendisini tebrik ediyorum.