Kasların kemiklere bağlanmasını sağlayan yapılara tendon denir. Vücudumuzdaki tüm kaslar, tendonlar vasıtasıyla kemiğe bağlanır. Tendonların görevi, kasları kemiğe bağlamak, kaslarda üretilen kuvveti kemiğe aktararak hareketin ortaya çıkmasını sağlamaktır. Tendonlar, yapı olarak küçük farklar içermekle birlikte, büyük oranda benzer özelliklere sahiptirler. Vücudumuzdaki en meşhur tendonların başında ise baldır kaslarını topuğa bağlayan aşil tendonu gelir.
Tendonlar, vücuttaki diğer yapılarda olduğu gibi yaralanabilir. Bu yaralanmalar ise büyük oranda kronik olarak (uzun bir sürecin sonunda) meydana gelir. Tendon yaralanmaların en önemli nedeni, tekrarlı olarak anormal strese maruz kalmalarıdır. Bu bazen, omuzda olduğu gibi mekanik bir sıkışma, bazen de diz ve dirsekte olduğu gibi kaldırabileceğinden daha fazla iş yükünün tekrarlı olarak tendona yüklenmesi nedeniyle olur. Nedeni ne olursa olsun tendonun bu yaralanmaya cevabı, diğer tüm dokularda olduğu gibi inflamasyon adı verilen bir durumun oluşmasıdır.
Yaralanma süreçlerinin tekrarlaması sonucunda ise oluşan inflamasyon kronikleşmeye doğru ilerler. Bu durum ise tendinit olarak isimlendirilir. Özellikle sportif anlamda aktif ancak sporu doğru yapmayan bireylerde, belirli vücut bölgelerini daha fazla kullananlarda (örn: ev hanımlarında omuz ve dirsek eklemleri) tendinit daha sık görülür. Tendinitin en önemli bulguları; hareketle ortaya çıkan veya artan ağrı ve tendon üzerine bastırıldığında oluşan hassasiyettir.
Tendinit tedavi edilmediğinde, oluşan semptomlar artarak devam edebilir ve kişinin günlük yaşam aktivitelerini ve sportif faaliyetlerini önemli oranda bozabilir. Bu nedenle, bu semptomları olan bireylerin ortopedi ve fizyoterapiye giderek tedavi olmaları gerekir.
Tendinitin tedavisinde ilk basamak; ağrıya neden olan aktivitelere dikkat ederek tendon üzerindeki baskıyı azaltmak ve yaralanmaya bağlı oluşan inflamasyonun kontrol altına alınmasına yardımcı olmaktır.
Tendon problemlerinde, kısa süreli olarak ağrı kontrolü sağlamak amacıyla buz uygulamasından yararlanılabilir.
Farklı manuel tedavi teknikleri tendonun tekrar beslenmesine, elastikiyetini kazanmasına ve ağrının azaltılmasına yardımcı olur.
Tedavinin en önemli basamağı ise, probleme yönelik olarak verilecek olan doğru bir egzersiz programıdır. Egzersiz programı, problemin büyüklüğüne ve bireyin ağrısına göre düzenlenmeli ve dereceli olarak ilerletilmelidir.
Unutulmamalıdır ki, tendon problemlerinin tedavisi bir süreç gerektirir. Erken dönemde hızlı bir şekilde ağrı kontrol altına alınsa da egzersiz olmadan uygulanan tedavi programlarının kalıcılığı oldukça düşüktür.
Tendinit tedavisinde, uzman hekimler tarafından medikal ve enjeksiyon tedavileri de uygulanabilir. Ancak, bu uygulamalar ile ağrı azaltılsa dahi, egzersiz ile tedavi desteklenmeli de problemin tekrar oluşma riski azaltılmalıdır.
Tüm bunları göz önünde bulundurarak öncelikli amacımız korumak olmalıdır. Tendonların kemiklere yapışma yerlerindeki sağlamlık ilgili kasın kuvveti için olmazsa olmazdır. Yaşamın anahtarı olan hareket kabiliyetimizi korumak ve devam ettirmek için koruyucu egzersizleri ihmal etmeyelim.
Sağlıklı, mutlu ve ağrısız günler dileğimle…