SOMUNCU BABA HZ., AKSARAY ve AKSİYON
Geçtiğimiz haftalarda Aksaray yerel basını bir aksiyon yaşadı. Haftalık yayınlanan Aksiyon dergisinde çıkan bir yazı üzerine Aksaray yerel medyası harekete geçti ve Somuncu Baba hz. ile ilgili bir dizi habere yer verdi. İçerik olarak desteklediğimiz haberlerde, adı geçen dergide yayımlanan bir yazıya eleştiri getiriliyordu. Gazeteci Yazar Ülkü Özel Akagündüz tarafından kaleme alınan yazıda, Somuncu Baba hazretleri Aksaray dışında bir yerde medfun olarak gösteriliyordu.Malum olduğu üzere bu bilgi, Kültür ve Turizm Bakanlığı envanter kayıtlarını yansıtmamaktadır. Bunun yanı sıra Osmanlı Arşiv Belgelerinde hazretin Aksaray’da medfun olduğu yazmaktadır. Söz konusu belgeler Arşiv Uzmanı Orhan Özdil tarafından ortaya çıkarılmış ve Aksaray’da bir sergide kamuoyuna sunulmuştur. Hazretin hayatına dair en erken bilgiler veren Tabakat (Biyografi) kitapları, hazretin net bir şekilde Aksaray’da medfun olduğunu belirtmektedir. Bunların en kadimi olan ve Prof. Dr. İsmail Erünsal tarafından keşfedilen Mit’atu’l-Işk isimli eserde, hazretin doğum yeri olarak da Aksaray gösterilmektedir. Hazrete dair malumat ışığında, kendisi de bir maneviyat büyüğü olan Prof. Dr. Ethem Cebecioğlu’nun, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz’ın, Doç. Dr. Haşim Şahin’in ve başka pek çok ehl-i ilmin, ilmî eserleri bulunmaktadır. Somuncu Baba hazretlerinin muhtemelen Darende’de medfun olduğunu belirten ve bu görüşünü 2011 yılında Aksaray’da düzenlenen sempozyumda da tekrarlayan Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, vaktiyle konu ile ilgili olarak bir kitap kaleme almıştır. Ancak bu kitaba Prof. Dr. İsmail Erünsal, hakemli bir dergide ağır bir reddiye yazmıştır. Bu reddiyeye Sayın Akgündüz, kültür içerikli güncel bir dergide cılız bir cevap yazısı ile karşılık vermiştir. Şeyh Hamidüddin-i Aksarayî hazretleri ile ilgili bütün tarihî malzeme, kuvvetle Aksaray’ı işaret etmektedir. Elbette Darende üzerine de mütealalar vardır. Ancak mevzu bahis mütealalar, belgeler ışığında sönük kalmakta, hazrete olan sevginin hoş bir yansıması olarak durmaktadır. Nitekim Darende iddiasını seslendiren en gür ses Sayın Ahmet Akgündüz, muhtemelen kaydıyla konuya yaklaşır ve Aksaray ihtimalini göz ardı etmez. Öte yandan Aksaray iddiasını seslendiren Sayın İsmail Erünsal ve Sayın Haşim Şahin gibi sesler, yazdıkları eserlerde, bir bilim insanının kendisinden çok emin olduğunu ifade eden bir tavırla Darende ihtimalinin hiç olmadığını, hazretin vefatından asırlar sonra bu iddianın ortaya çıktığını belirtirler. Hazrete dair hakikat ortada iken, basın yayın araçlarında farklı seslerin ve yazıların görülmesi, aksiyoner olmakla ilgilidir. Yaşanan bir gerçektir ki, bazen sesin çıkması için haklı olmak gerekmez. Hatta hak sahibi olmayanların sesi daha gür çıkar. Bu durum, psikolojik bir tavırdır. Bununla beraber Aksaray, hak sahibi olduğu noktada hakikati dillendirmelidir. Nitekim bu yönde görülen müspet gelişmeler oldukça memnuniyet vericidir. Başta belediyemiz tarafından inşa edilen Somuncu Baba Külliyesi, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile Belediye Kültür İşlerinin konu ile yakından ilgilenmesi, kurumların birlikte hareket etmeleri ve akademik destek alması, öteden beri ihmal edilen ulusal medya ayağının temin edilmeye çalışılması, hassaten yerel medyamızın bu hususa gösterdiği hassasiyet, vatandaşlarımızın yerel medya doğrultusunda duyarlı davranması, bu meyanda sayılabilir. Yukarıda belirttiğimiz vechile, Aksiyon dergisinde çıkan yazı üzerine öncelikle yerel medyamızın harekete geçmesi, kurumların ve akademisyenlerin konuya sahip çıkması sonucu adı geçen dergide, yine Ülkü Özel Akagündüz hanım tarafından kaleme alınan ‘Aksaray ve Somuncu Baba hz.’ içerikli bir yazı yayımlanmıştır. Bu münasebetle Aksiyon Dergisi Yazı İşleri Müdürü Sayın Necati Kola’ya, şehrimize gelerek beğenisini ifade eden ve görüldüğü kadarı ile Somuncu Baba hazretleri burada medfun bulunmakta diyerek hakikati dile getiren Ülkü hanıma teşekkür ederiz. Aksaray yerel basının, yine Aksiyon Dergisi’nde ‘Somuncu Baba’nın Mezarı Darende’de’ ismiyle 2000 yılında çıkan haberle ilgili olarak çalışma yaptığı da tarafımızca malumdur. Söz konusu haber Haşim Söylemez ismi ile çıkmıştır. Bu haberde Yrd. Doç. Dr. İlbeyi Özer’in beyanatına başvurulmuştur. Söz konusu haberde iki büyük hata yapılmıştır. Bunlardan birincisi, Haşim Söylemez gibi tarafımızdan takip edilen tecrübeli bir gazeteci, sadece bir görüşe yer vererek hüküm getirmiştir. Oysaki Somuncu Baba hazretleri ile ilgili otorite olan isimler bulunmaktadır. Yukarıda adı geçen isimler bu meyandadır. Sayın Özer’le görüşüldüğü gibi adı geçen kişilerin de fikrine başvurulmalıdır. Söz konusu isimler, tarih araştırma sahası tasavvuf tarihini olan, Ortaçağ tarihi üzerine makaleleri bulunan isimlerdir. Haberde bilgisine başvurulan Sayın Özer’in ise çalışma alanı Türkiye Cumhuriyeti tarihidir. Esasen herkes her konuyu çalışabilir ancak ikinci hata bu hususla ilgilidir; Sayın İlbeyi Özer, sadece 19. asır (hazretin vefatından 4 asır sonradır) Osmanlı belgelerine bakarak kesin bir beyanatta bulunmuştur. Sayın Ahmet Akgündüz bu nevden pek çok malzemeyi görerek Somuncu Baba kitabını yazmış, ancak Sayın Özer gibi kesin bir ifade kullanmaktan kaçınmıştır. Sayın Akgündüz böyle yaptığı halde Sayın İsmail Erünsal’ın ağır kritiğinden kurtulamamıştır. Durum böyle iken Sayın Özer’in haberdeki beyanatı, kâmil bir ilmî bakış ifade etmemektedir. Bunun yanı sıra Sayın Özer, alanının dışında gezdiği için görüşünü etraflı olarak temellendirememiştir. Ecdadın yazdığı tabakat kitaplarını zikretmemiştir. Evliya Çelebi’ye hiç kıymet vermemiştir. Osmanlı evrakında, hazrete dair yeni belgeler bulunabilme ihtimalini –ki bulunmuştur- göz ardı etmiştir. Bu sebeple biz, Sayın Özer’in Sayın Ahmet Akgündüz’ü de aşan bu emin ifadelerini anlamakta güçlük çekiyoruz. Paragrafın başına dönersek, Aksaray yerel basını, gerek Sayın Söylemez’e gerekse Sayın Özer’e konu ile ilgili olarak e-posta atmış ancak herhangi bir yanıt alamamıştır. Bu durumu sükût ikrardan gelir prensibi doğrultusunda, 2000 yılında çıkan söz konusu haberin geçersizliği olarak kabul ediyoruz. Bu haber artık geçersiz olmakla beraber, derginin arşivi dolayısıyla hâlâ internet ortamında okunabildiği için, böyle bir yazıyla eleştirme yolu tercih edilmiştir. Aksaray ve Aksiyon süreci, hakkı dillendirmenin önemini, kurumların müşterek hareketini, akademik bilginin ehemmiyetini ve özellikle medyanın konumunu gösteren belki basit, küçük ama sıra dışı ve mühim bir süreçtir. 16-19 Mayıs 2013 tarihleri arasında hayata geçirilen ve kurumlarımızın etkin destek verdiği Aksaray şehri Tanıtım Günleri, 16-19 Ekim 2014 tarihleri arasında İstanbul Feshane’de gerçekleştirilecek. Sayın Vekil Ali Rıza Alaboyun’un öncülük ettiği müstakbel etkinlik, kendi ifadeleri ile ‘İstanbul Kökleri ile Buluşuyor’ sloganı ile boy gösterecek. Gerçekten İstanbul, İstanbul’un ilk Müslüman Türk sakinlerinden olan Aksaraylılarla buluşacak. Söz konusu etkinliğin üst seviyede cereyan etmesi ise, Aksaray Belediyesi ve İstanbul’daki Aksaray derneklerinin üst düzey katkısı olmadan mümkün değil.