“SOMUNCU BABA AŞKIN SIRRI”

Yayınlanma: 22.01.2014 18:43 Güncelleme: 22.01.2014 18:43

Yazımızın başlığı, bir zaman önce yayınlanan bir kitaba ait. Sayın Mahmut Ulu tarafından kaleme alınan söz konusu eser, Somuncu Baba hazretlerini anlatan bir biyografik roman.             Roman, Aksaray İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından basılmış. Müellifine ve emeği geçenlere satırların başında teşekkür ediyoruz. Bir kaç gün önce tarafımıza ulaştırıldı. Heyecanla elimize aldık ve okuduk. Tarihe mal olmuş isimlerin edebiyata konu olması, üzerine romanlar yazılması, yazın dünyamızda görülen bir uygulamadır. Bilhassa kaleme alınan eserin tarihî gerçeklere olan azamî yakınlığı, eserin niteliğini arttırmaktadır. Öte yandan müellifin hayal dünyası elbette satırlarda olacak ve kuru tarihî malumata ruh katacaktır. Sayın Ulu tarafından kalem alınan ‘Aşkın Sırrı’ bu evsafa haizdir.             ‘Somuncu Baba Aşkın Sırrı’ isimli eser, Somuncu Baba hazretlerinin Horasan’da başlayan hayatı ile bizleri içine çekmeye başlıyor. Hazretin Kayseri’deki çocukluk günleri ve orada aldığı eğitim, muhtemelen o güne kadar bilinmeyen malumatı ile maneviyatı okuyucuya aksettiriyor. Kayseri’den sonra başlayan Aksaray hayatı, Bursa günleri, Hicaz’a gidiş, oradan dönüş, Darende ve sonrasında Aksaray’da can veriş eserde ustalıkla anlatılıyor.             Bursa günlerine dair anlatılanlar, ateşsiz pişen somunlar, aşk ile yanan bir derviş, Bursa’da Yıldırım Bayezid, Emir Sultan ve Somuncu Baba arasında geçen diyalog okuyucuyu o günlere götürüyor. Somuncu Baba hazretlerinin Arap topraklarında kurduğu bir diyalogda, üç ervah vardır dünyada, ben onlardan birindenim, Aksaray’danım içeriğiyle verilen mesajı Aksaray’ı bir daha düşündürtüyor.             Eserde kişiyi alıp götüren ve edebî zenginliğini apaçık gösteren satırlar sadece gözümüze değil gönlümüze çarpıyor; Allah gerçek dostlarını tayyi mekân ile mükâfatlandırıyor ifadesi ile gecenin ve uykunun insanları kapıp uyutması gerçeği, bir tasavvuf büyüğünü ele alan romanın, tasavvufun cezbe dolu dünyasını gösteren ciheti oluyor.             Romanı okurken biyografik roman yazmanın ne derece zor olduğunu düşünüyor insan; tarihî malumat akıyor bir taraftan ve bir taraftan sanat konuşuyor. Kupkuru bilgiler cesedi, ruha bürünüyor.             Eseri okurken çok kere, o caiz ifade ile, tüylerinizin diken diken oluyor. Bu dünyada birilerimiz, dün ve bugün tamamen Aşk’ı, Hakk’ı arayıp yanarken yine birilerimizin Dünya’nın tozlu meta’ına kandığını idrak ediyorsunuz. Kıssadan hisseme ‘Dünya’da yananlar ve kananlar’ kalıyor. Sayın Ulu, satırların sonunda yeniden, eline ve gönlüne sağlık.

Devamını Okumak İçin Tıklayınız