FATİH'İN AKSARAYLI HEMŞEHRİLERİ-II
Edebiyata dair eserler, yazıldıkları dönemi ifade eden yönleri ile tarih ilmine kaynak teşkil ederler. Bu meyanda Yusuf Hakikî Baba’nın Divan’ını sayabiliriz. Zira Sultan Fatih döneminde Aksaray şehrinden İstanbul’a yapılan sürgün, Somuncu Baba’nın evladı olan döneme çağdaş, mutasavvıf Yusuf Hakikî Baba’nın Divan’ındaki bazı beyitlere yansımıştır. Mesela aşağıda verilen beyitlerinde Yusuf Hakikî, Osmanlıların Karaman topraklarını ele geçirmesi karşısında sert bir şekilde şikâyette bulunmakta, ayrıca kötü bir yönetim gösterdiklerinden bahsetmektedir (Kayıt I); Haslet-i Hâfız-ı bilâdıllah Gerek olayıdı nigehbânlık (Allah’ın beldelerinin sahibinin hasleti)(Görüp gözetmek olması gerekirdi) Halkı zulm ile tarumâr iden Anlar oldu zihî cihanbânlık (Halkı zulm ile perişan edenler)(Onlar ne iyi hükümdar oldular!/ Onlar işte hükümdar oldular) Karamanlığını komaz Karaman Gitmiş illa ki ibn-i Osmanlık (Karaman’ın Karamanlığını komaz)(İlla ki Osmanlık peşindedir) Gazilik gârete mübeddel olup Divlik oldu hem Süleymanlık (Gazilik yağmacılık haline gelip)(Süleymanlık şimdi şeytanlık oldu) Bereket buluna mı bir sürüde Ki ana kurd ide çobanlık (Bereket bulunur mu bir sürüde)(Eğer ona bir kurt çobanlık ediyorsa) Şikâyetini bu beyitleri ile dile getiren Yusuf Hakikî, Osmanlı’yı gazilik davasından dönmekle ağır bir şekilde itham etmektedir. Bununla beraber belirtelim ki, Osmanlı fikriyatı gereğince, tatbik edilen söz konusu sürgün ve iskân, küfür beldelerini İslam’a döndürme amacına matuftu ve güdülen gaza politikasının bir halkasıydı.Bu beyitlerin yanı sıra Osmanlı fethinden sonra Karaman ülkesinin içine düştüğü durumu da şu beyitleriyle ifade eder; Elinde Türk u Tatarun zebun olup Karaman Yıkıldı ser-te-ser uş ser nugûn olup Karaman (Karaman Türk ve Tatarın elinde perişan olup Talihsiz bir şekilde baştanbaşa yıkıldı) Dirîg zulm ile dürlü cefâ vü cevr çeküp İniler uş kamunun bağrı hûn olup Karaman (Eyvah! Şu bağrı kan olmuş Karaman halkı Zulüm ile her türlü sıkıntı ve zahmeti çekip inler) Bu âsiyâ-yı belanun meger ki altına Düşüpdürür ögünir sanki un olup Karaman (Karaman bu un değirmeninin altınaDüşüp sanki un gibi öğütülür) Sahip olduğu ebedî güzelliğin yanı sıra bu beyitler, Karaman ülkesinin ve Yusuf Hakikî Baba’nın yaşadığı Aksaray’ın, İstanbul’a yapılan sürgünden sonra içine düştüğü zor günleri apaçık beyan etmektedir. Aksaray’dan İstanbul’a insan göçürüldüğüne dair bilgi, o günlere şâhit olan Âşık Paşazâde’den daha sonra gelen Osmanlı tarihçileri tarafından da tekrar edilmiştir. Neşrî, Hoca Saadeddin, Solakzâde gibi tarihçiler bu meyandadır. Bunlardan birisi de 19. yüzyılda yaşamış olan Ferâizcizâde Mehmed Said’dir. O, bütün Osmanlı tarihlerini süzerek derlediği Gülşen-i Maarif isimli eserinde, konumuzla ilgili olarak (Kayıt II) İshak Paşa Aksaray diyarını ma’muren tahrir idup ehl-i hırefi İstanbul’a sürdi demektedir. Ehl-i Hıref tabiri genel manada zanaatkârlar anlamına gelmekle beraber daha çok kumaş dokuma ustaları manasına gelen bir ifadedir. Bu durum, İstanbul’a olan iskan amaçlı sürgün ile beraber Aksaray’ın kalifiye insan kaynaklarının eksildiğini göstermektedir. Kayıt IYusuf Hakikî Baba’nın Divan’ında geçen konumuzla ilgili bazı beyitler. Kayıt II - Gülşen-i Maarif’te geçen, ‘İshak Paşa Aksaray diyarını ma’muren tahrir idup ehl-i hırefi İstanbul’a sürdi’ kaydı.