ATATÜRK’Ü ANLAMAK

Yayınlanma: 10.11.2025 11:22 Güncelleme: 10.11.2025 15:22

“Anmak bir dakikalıktır, anlamak ise bir ömür sürer.”   Her 10 Kasım’da saatler 09.05’i gösterdiğinde hayat durur… Sirenler çalar, gözler dolar, kalpler hüzünle dolar. Ancak o sessiz dakikanın ardından, gerçek bir soru kalır geriye: Biz Atatürk’ü gerçekten anlayabildik mi? Atatürk’ü anmak, kolaydır. Bir çiçek bırakır, bir fotoğraf paylaşır, bir marş söyleriz. Ama Atatürk’ü anlamak; fikirlerine, hedeflerine ve mücadele azmine sahip çıkmaktır. Çünkü o, sadece bir komutan değil, milletin yeniden doğuşunu örgütleyen bir vizyon sahibiydi. Cumhuriyet’i kurarken, “Benim en büyük eserim” dedi. Bugün o eseri ayakta tutmak, her birimizin görevidir.   --- Fikri Hür, Vicdanı Hür Nesiller   Atatürk, bir milletin özgürlüğünü yalnızca toprakla değil, zihinle kazanacağını biliyordu. “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” derken, aslında geleceğe ışık tutuyordu. Çağdaşlaşma; telefonla, internetle değil, düşünceyle olur. Eğitimi, bilimi, sanatı ihmal eden bir toplumun ilerlemesi mümkün değildir. O’nun gösterdiği yol; aklın, bilimin ve vicdanın yoludur. --- Bir Heykelin Önünde Eğilmek Değil, Onun Gibi Dik Durmak Atatürk’ü anlamak; onu putlaştırmak değil, yaşatmak demektir. Köylüyü “milletin efendisi”, genci “geleceğin umudu”, kadını “toplumun temeli” gören bir liderdi. Bugün hâlâ “Atatürk olsaydı ne yapardı?” diye sorarız. Oysa doğru soru şudur: “Atatürk bugün bizim ne yapmamızı isterdi?” Cevabı belli: Çalışmamızı, üretmemizi, düşünmemizi, korkmadan konuşmamızı… --- Ne Mutlu Anlayanlar! O yüzden "Ne Mutlu Türküm Diyene" Atatürk’ü anlamak; Vatan sevgisini sözle değil, emekle göstermek, Cumhuriyet’in değerlerine sahip çıkmak, Gençleri baskılamak yerine cesaretlendirmektir. Çünkü o, “Bütün ümidim gençliktedir” derken sadece bir cümle kurmadı; Bu ülkenin geleceğini gençlerin vicdanına emanet etti. Bugün Atatürk’ü anlamak, bir törenle değil, bir duruşla mümkündür. Geçmişe saygı, bugüne sorumluluk, yarına umut taşımaktır.  

Devamını Okumak İçin Tıklayınız